Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Türkiye’de kadınlar her alanda mücadele veriyor. Kimisinin sesi daha çok çıkıyor kimisi kendi hayatı içinde “ben varım” demeye çalışıyor. Ben ise en çok toplum baskısına ve kimin yazdığını bilmediğimiz “ahlaki kurallara” uymayan kadınları seviyorum. Benli Belkıs o kadınlardan biri ve belki ilki.
Belkıs Söylemezoğlu 1917 yılında Yemen’de doğdu. Babası Atatürk karşıtı olan Süleyman Şefik Paşa, Hilafet Ordusu yenilince ailesini toplayıp Hicap’a sığındı. Fakat Belkıs’ın annesi ne kara çarşafa girmek ne de eve kapanmak istiyordu, çocuklarını yanına aldı, İstanbul’a döndü. Belkıs, kardeşi ve annesi Cumhuriyet’le böyle tanıştı.
14’ünde evlenmek zorunda kaldı Belkıs. Ailesinin durumu kötüydü ve aslında Belkıs bir kurbandı. Dönemin tütün kralı İhsan bey körkütük aşıktı Belkıs’a. Belkıs evlenmemek için çok direndi ama ailesinin ısrarına yenildi. Bu Belkıs’ın ilk evliliğiydi ama son evliliği olmayacaktı…
Belkıs gerçekten çok güzeldi. Bir salona girdiğinde gözlerine ona dönmemesi imkansızdı. Hatta bir balo gecesinde babasının düşmanı Mustafa Kemal Atatürk ile dans etmişti. Ama onun asıl zaferi bu değildi. Belkıs’ın asıl zaferi Atatürk’le dansının ardından çıkan dedikodulara aldırmamasıydı. Hayatının hiç kimseye kulak asmadan yaşadı.
Belkıs cesurdu. 14’ünde zorla evlendirildiği kocası İhsan Bey’i sevmedi. 17’sinde Meclis Başkanı Kazım Özalp’ın oğlu Enver Özalp’a aşık oldu. Öyle büyük bir aşktı ki kocasından saklamadı. Boşandılar. Ama Enver haklarında çıkan dedikodulardan rahatsız olmuştu, Belkıs’ı bırakıp yurt dışına gitti. İşte bu onun ilk aşk acısıydı. “Beni öldürmeyen acı güçlendirir” diyen Nietzsche’yi dinledi Belkıs, bu yenilgiden bir savaşçı olarak çıktı.
Art arda Mısırlı Gallini Fehmi Paşa, ünlü Fransız parfüm devinin oğlu Ed Pineaud dahil olmak üzere dört erkekle daha evlendi. Ama evliliklerine de sadık bir kadın değildi, özgür ruhluydu. Kocalarını Sherlock Holmes’un yazarı Sir Arthur Conan Doyle’un oğlunun da yer aldığı sayısız flörtü ile aldattı.
Bir tek ünlü şair Nazım Hikmet’le beraber olamadı çünkü Nazım’ın Piraye’ye deli divane aşık olduğu zamanda tanışmışlardı.
Belkıs hayatı böyle yaşar da “elalem” hiç mi konuşmadı onu? Konuştu elbet hatta dönemin gazetelerinde onunla ilgili şöyle satırlar yer aldı: “Sevdiği ve seviştiği erkekler, kıvrık uzun kirpiklerinin yekunu kadar çok olan Belkıs Söylemez…”
Bunların hiçbirini umursamadı Belkıs. Ne yaşadıysa cesurca, korkmadan yaşadı. Belkıs sadece güzel bir kadın değildi, akıllı ve bilgiliydi de. Dört dil biliyor ve hiç durmadan okuyordu. Yani sadece güzelliğinden etkilenmiyordu insanlar. Ama ne yazık ki o en çok güzelliğine düşkündü. Yaşının geçtiğini ve eski çekiciliğinin olmadığını fark ettiğinde bunalıma girdi, 56 yaşında kalp krizinden hayatını kaybetti.
Benli Belkıs farklı bir kadındı. Erkeklerin dünyasında kadın olmayı başarabilen bir kadın. Kiminiz severseniz, kiminiz muhakkak ayıplarsınız ama onunla tanışmak için gazeteci Şaziye Karlıklı’nın özenle araştırıp yazdığı “Benli Belkıs- Efsane Aşkların Kadını”nı mutlaka okumalısınız.