Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Açıkçası bu kitabı okumaya başlamadan önce kendimle çok mücadele ettim. Twitter ünlüsü birinin kitabını okumalı mıydım? Edebiyatımıza da yazık olmuyor muydu? Bol takipçili herkes kitap yazmak zorunda mıydı? Kitabı bitirdiğimde ise kendime önyargılarım için kızgındım. Sonuçta kitap konusunda bilirkişi değildim ve gerçekten Emrah Kabba iyi bir kaleme sahipti.
Emrah Kabba; Twitter’daki mahlasıyla “yokmaalesef.” Onu “floodların kralı” olarak tanımlayanlar da mevcut. Gerçekten yazdıklarıyla çok ilgi çekiyor, birçok internet sitesi onun yazdıklarını içerik olarak bile paylaştı. Neyse, Kabba’nın ilk kitabı. Twitter’da 140 karaktere sığdırdıklarının daha genişletilmiş hali. Bu nedenle kitabı okurken bir sürprizle karşılaşmayacağınızı biliyorsunuz ama çok eğleniyorsunuz.
Kitabın kahramanının adı Nuri. Nuri’nin hikayesi cezaevinde başlıyor. Ama cezaevine nasıl düştüğünü bilmiyoruz, biz Nuri’nin hayatının ilk yarısına tanık oluyoruz. Çünkü Nuri de herkes gibi hayata masum başlıyor. Nuri bir öğretmen çocuğu. Nuri biraz dahi, biraz umarsız, biraz şanslı. Nuri’nin çocukluğu tam da bir memur çocuğu gibi geçiyor, Nuri yazları köye gidiyor, Nuri büyüyor aşık oluyor. Biz Nuri’nin bu süreçlerini böyle kolay öğrenemiyoruz tabi, başına olmadık işler geliyor. Aslında Nuri bir çoğumuzun yaşadıklarını yaşıyor. Yaramazlık yapıyor, üniversiteyi bırakıyor, aldatılıyor… Ama Nuri’nin yaratıcısı Emrah Kabba Nuri’ye kıyak geçiyor ve deyim yerindeyse “yırtmasını” sağlıyor. Peki Nuri hep yırtıyor da neden cezaevinde? İşte onun cevabı henüz belli değil.
Emrah Kabba gerçekten mizahı iyi biliyor. Samimi bir dili var. İnsanları gözlemleme gücü yüksek. Karakter yaratma, olayları kurgulama konusunda başarılı. Nitekim kitapta anlatılan elbette sadece Nuri’nin hikayesi değil. Bir sürü yan rol var Kabba onların da hikayelerini aynı özenle yazmış.
Kitapta Nuri’nin yedi macerası anlatılıyor. Anlıyorsunuz Nuri’nin maceraları bitmez. Ama ben hepsini büyük bir keyif ve merakla okudum.
Kitabın adının neden “Neyse” olduğu ise arka kapağında anlatılıyor; “Hayatımı tek bir kelimeyle özetleyecek olsam o “neyse” olurdu. İyisi de kötüsü de “neyse”. Benim için bir hayat felsefesi, her şartta hayatta kalıp mutlaka ama mutlaka yırtmanın sihirli formülüdür “neyse”. Misal “bir işlere girdik ama neyse bakalım” diyerek aldım hayatımı değiştiren her kararı. Olmayınca “neyse abi, napalım” diyerek devam ettim yoluma. Lâfı bağlayamıyor muyum? “Neyse” deyip değiştirdim konuyu. Söyleyeceklerim var da konuşmaya mecalim mi yok? “Neyse” deyip sustum. Karşımdakine tahammülüm kalmamış da zor mu sabrediyorum? “Neyse” deyip yuttum. Çok üzdüler mesela, tadım kaçtı diyelim, “neyse” dedim sadece yine. “Dert etme be oğlum, baktık olmuyor “neyse” der, iki bira fazla içeriz” diyerek teselli ettik senelerce kendimizi. “Neyse” diyen ağlamaz bak, yazın bunu kenara bir yere. Çok uzattım, neyse..”
Belki de bu nedenle Neyse, neyse diyemeyenlerin kitabı. Nuri’den hem neyse demeyi öğrenmek hem de gerçekten keyifli zaman geçirmek için “Neyse”yi okuyun.
I can’t wait to read it!