Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
Bir Dominikan keşişi olan Ricoldus De Monte Crucis’in misyoner faaliyetler için Orta Doğu’ya geldiği dönemde kaleme aldığı seyahatname, Ahmet Deniz Altunbaş’ın Latince aslından çevirisiyle okurlarla buluştu.
Kronik Kitap etiketini taşıyan ve “Doğu Sehayatnamesi – Bir Dominikan Keşişin Anadolu ve Orta Doğu Yolculuğu” adı ile raflarda yerini alan bu seyahatname bir yanıyla o döneme dair önemli bilgiler verirken, diğer yanıyla ise bu topraklarda yaşanan yozlaşmayı gözler önüne seriyor.
Bir keşişin gözünden Orta Doğu
Tarihten bilindiği üzere özellikle Orta Çağ olarak adlandırılan dönemde misyonerlik anlayışı oldukça yaygındır ve Ricoldus da bu faaliyetler için görevlendirilen misyoner keşişlerden biridir. Dominikan tarikatının faaliyet alanı genellikle Kafkaslar ve Orta Doğu olarak bilinen bölge olmuştur. Bu bölgede ise Kudüs gibi dini açıdan değerli kentlerin bulunması bölgeyi cazip kılan özelliklerin başında gelmektedir.
Ricoldus bölgeye yaptığı ziyarette tüm dinler için kutsal kabul edilen Kudüs ile özellikle Hristiyanlar için önemli yerler arasında olan Celile, Nasıra, Beytüllahim gibi bölgeleri değerlendirmiştir. Dinsel açıdan önemli yerleri ziyaretinde Ricoldus daha çok buralarda neler yaptıkları ile ilgili bilgiler verirken, daha sonra ziyaret ettiği Erzurum, Bağdat gibi kentlere dair hem fiziksel hem de kültürel bilgiler paylaşmaktadır.
Bölgede kendi inancını yayma amacıyla bulunan Ricoldus, özellikle Asya toplumlarını kapsayan Nasturiler, Süryani Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan Yakubiler ve bu kiliseden ayrılan Maruniler’in bölgesinde faaliyetler yapmıştır. Ricoldus, seyahatnamesinde Nasturileri ikna etmeyi başardığına dikkat çekmektedir. Bu kesimlerden sapkın olarak bahseden Keşiş Ricoldus, Müslümanlar için ise o döneme göre oldukça ılımlı ifadeler kullanmaktadır.
Ziyaretlerinde Ricoldus’u en fazla etkileyen toplumların Müslümanlar olduğu dikkat çeker. Ricoldus, Müslümanlardan temiz, yardımseverler, adaletli olarak bahseder. Diğer yandan Bağdat şehrindeki zenginlik de Ricoldus’un dikkatini çeken konulardan biri olmuştur.
Doğu Seyahatnamesi’nde Ricoldus De Monte Crucis özellikle Müslümanları yakından inceler. Çünkü Hristiyanlar arasında yozlaşma olduğu yönünde bir rahatsızlığı vardır ve Hz. Muhammed’in izinden gidenlerin ne kadar doğru yaşadıklarına özellikle yer verir, özeleştiride bulunur.
Müslümanların kusursuz faziletleri, kerametleri, ilimdeki titizlikleri, kutsal olana gösterdikleri hürmet, ağırbaşlılıkları, nezaketleri ve konuk severlikleri Ricoldus’a etkileyici gelmektedir. Gördükleri onu şaşırtmıştır. O dönem bilimde oldukça ilerde olan İslam alemi için Ricoldus, “Müslümanlarda ilim ve tahsil kısaca anlatmaya yetmeyecek kadar önemlidir. Diğer bütük ülkelerden ve illerden Bağdat’a ilim öğrenmeye gelirler” demektedir.
Yine onu etkileyen hususlardan biri de ibadettir. Ricoldus bu kez, “Müslümanlar ibadetlerinde o kadar titiz ve sofudurlar ki dindar bir Hristiyan olarak bizzat tecrübe edip, gördüklerimden ve yaşadıklarımdan büyük bir şaşkınlığa düştüm” ifadelerini kullanır.
Ricoldus’un Müslümanlara dair anlattıkları arasında “sadaka ve yoksullara merhamet” başlığı altında anlattıkları etkileyicidir. Müslümanların oldukça eli açık insanlar olduklarını söyleyen Ricoldus, bunu Kuran’da yer alan hükümle destekler. Ricoldus’un anlattıklarına göre Müslümanlar sadece insanlara değil, yaşayan her türlü canlıya merhamet ve yardım etmektedir. İnsanlara yardım elini uzatıp, köleleri özgür bırakan Müslümanlar, aynı şekilde hayvanlara da yardım ederler. Ricoldus, insanların Türkiye’de, Bağdat’ta, İran’da kuşlar ve köpekler için de sadaka verdiklerini, onlara sahip çıktıklarını anlatmaktadır.
Bu seyahatnamede Ricoldus’un Müslümanlar hakkında izlenimleri geniş yer tutsa da, “Türkiye ve Türkmenler” başlığı altında bu topluma dair kısa bilgiler de vermektedir. Müslüman Türklerin güçlü ordulara sahip olduklarını söyleyen Ricoldus, özellikle Türk kadınının gücünden etkilendiği görülmektedir. Ricoldus’un bu bölümde kullandığı ifadeler dikkat çekicidir:
“Ermenistan’dan geçince Türkiye’ye girdik. Kendimizi, Türkmenler arasında bulduk. Bu Türkmenler duvara benzer toprakla örtülü mağaralarından çıkageldiler ve büyük bir ordu oldular. Bunlar, bilhassa kadınları son derece kuvvetlidirler. Haklarında her şey bir yana, şahit olduğum bir mucizeyi anlatacağım. Seyahatimize devam etmek için yola koyulduğumuzda, develerimizin önünde gebe bir Türkmen kadın yürüyordu. Bu halde çöle vardığımızda gece bebeği gizlice, o kadar sessiz doğurdu ki içlerinden biri dahi hiçbir şey işitmedi. Sabah olduğunda küçük bebeği annesinin kollarında ağlar bulduk. Fakat ne doğum yapması ne de doğum sırasında çektiği ağrıları bizi yoldan alıkoydu.”
Yozlaşmanın farkına varmak
Ricoldus De Monte Crucis’in “Doğu Sehayatnamesi – Bir Dominikan Keşişin Anadolu ve Orta Doğu Yolculuğu” kitabı bugün kendimizi değerlendirmemiz açısından oldukça değerli bir kaynak. Çünkü günden güne artan yozlaşmayı fark etmemizi sağlıyor.
Sadece insanlara değil, hayvanlara da merhamet eden insanlardan, bugünün insanlarına…
Kendinden olanı da olmayanı da hoşgören insanlardan, bugünün insanlarına…
Bilim üreten insanlardan, yokluğa…