Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Keş On Dı Teybıl, sevilen oyuncu Zafer Algöz’ün ikinci kitabı. Kitapta Algöz’ün Ertuğrul İlgin, Fikret Hakan, Seren Serengil, Nur Subaşı, Cüneyt Gökçer, Süleyman Seba, Kamran Usluer gibi isimlerle yaşadığı anılar yer alıyor. Mizahi bir dille yazılan Keş On Dı Teybıl’da Algöz ustalarına selamın en güzel şeklini veriyor; yazarak bu güzel isimleri bir kez daha ölümsüzleştiriyor.
Ben Zafer Algöz’ün kitaplarını tersten okumaya başladım, Haşırt Dı Bılekbord’dan önce Keş On Dı Teybıl’ı okudum. Birbirinin devamı olmadığı için okumakta zorluk çekmedim ama ilk fırsatta Haşırt Dı Bilekbord’u da okumam gerektiğini anladım.
İlk olarak Zafer Algöz’ün samimiyetinden çok etkilendiğimi belirtmem lazım. “Ben yazar değilim, sadece hikayeciyim” diyen Algöz, bu sözleriyle yazarlara olan saygısını da gösteriyor. Ve yazılarının içindeki küfürler için henüz önsözde okuyuculardan özür diliyor.
Tiyatrodan dolandırıcılığa
Şimdiye kadar hiç duymadığım bir ismin hikayesiyle başlıyor Algöz kitabına. Devlet Konservatuarı’nda asistan olan Ertuğrul İlgin’i anlatıyor. Ertuğrul İlgin’in hayatı aslında tam filmlik. Hani birileri üşenmeyip çekse “SON” yazısını görene kadar soluksuz soluğa izlenir. Kumar tutkusu yüzünden dolandırıcılık bile yapan İlgin’in ölümü de dolandırıcılıktan oluyor. Kumar oynayacak parayı bulmak için her türlü oyunu yapan İlgin, ömrünün son demindeki kaybedişinden sonra ölüme yatıyor.
“Abidik Gubidik Twist”in hikayesi
Öztürk Serengil’in filmlerinde bolca rastladığımız “abudik gubidik twist” sahnesinin nasıl ortaya çıktığını da Algöz’den öğreniyoruz. Aslında bu dansı ilk olarak Fikret Hakan’ın öğrendiğini ama Öztürk Serengil’e daha çok yakışacağı için ona öğrettiğini… Kitabın bu kısmını okurken gözlerim yaşarmadı desem yalan olur. Aynı sektörde olduğun hatta rakip olduğun birine yardım etmek… Bizim yaşadığımız çağdan ne uzak bir kavram… Belki o zamanlarda da vardır rekabet duygusu ama bu kadar ayyuka çıkmamıştır insanoğlunun bencilliği.
Nur Subaşı’nın kedisi Siyami Bey
Geçenlerde kaybettiğimiz oyuncu, yönetmen ve dublaj sanatçısı Nur Subaşı ve Nur Subaşı’nın kedisi Siyami Bey de kitapta yerini alıyor. Nur Subaşı’nın anılarını okurken çok eğlenecek ama kedisiyle tanışınca çok şaşıracaksınız. Hangi kedi tuvaletini yapmak için klozete oturur ki?
Nahit Bey’in korkunç evliliği
Zafer Algöz bu kitapta herkesin bildiği isimlere yer vermemiş sadece. Hiç tanımadığımız Nahit Bey’in hayatına da dokunmuş. İkinci baharına denk evlenmeyen Nahit Bey, sabahtan akşama kadar içen bir kadın bulunca, “hah diyor işte aradığım kadını buldum.” Kadının en yakını ise Nahit Bey’i uyarıyor, ama Nahit Bey vazgeçmiyor. Sonrası mı? Sonrası kitapta…
Büyük başkan Süleyman Seba
Beşiktaşlılığı herkes tarafından bilinen Zafer Algöz, Beşiktaş başkanlığına nasıl aday olduğunu da anlatıyor kitapta. Sosyal medyanın azizliğine uğrayan Algöz, bir bakıyor ki sosyal medya Algöz başkan olsun söylemiyle yıkılıyor. Başkan adaylığı ile televizyon programına çağırılan Algöz, “kulübün borçlarını nasıl halledeceksiniz” sorusuna, “Süleyman Seba’nın da parası yoktu” diye yanıt veriyor. Sonrasında ise Süleyman Seba’dan bir telefon alıyor, beraber yemek yiyorlar. Süleyman Seba’yla bir kere olsun Bordo’da oturup yemek yemeyenler için bile onu çok güzel tasvir ediyor Algöz. Ama ben Süleyman Seba’nın belgeselini hazırladığım, aylar boyunca Seba’yla zaman geçirdiğim, Bordo’da onunla defalarca yemek yediğim için o anları adeta yaşıyorum. Algöz’e elini neden öptürmediğini de biliyorum, masaya bir çocuk bile geldiğinde neden ayağa kalktığını, övülmekten neden hoşlanmadığını da… Süleyman Seba tanıdığım en mütevazi insandı. Onunla yaşanan anılar uzun uzun yazılmalı…
Elbette kitapta anlatılan hikayeler bu kadar isimle sınırlı değil. Algöz, hayatına dokunan isimleri sırayla yazmış. Tahminimce bu kitabın devamı da gelecek, Algöz, yaşamında rol oynayan herkesi yazarak anmaya devam edecek. Kimi yerlerde bolca gülümseyecek, kimi yerlerde hüzünleneceksiniz. Ama bunca anıyı hatırında tuttuğu için Zafer Algöz’ü tekrar tekrar takdir edeceksiniz.