Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
Günışığı Kitaplığı bende özel yeri olan yayınevlerinden çünkü birbirinden değerli kitapları okumamı sağlıyor. Bunlardan sonuncusu ise David Almond’un kaleminden çıkan Küçük Koşucular oldu. Mine Kazmaoğlu’nun çevirisiyle Türkçe’ye kazandırılan bu kitap hem verdiği mesajlarla hem de Salvatore Rubbino’nun kaleminden çıkan keyifli çizimleriyle her yaştan okurun kitaplığında olması gereken kitaplardan biri.
Okumanın yaşı yoktur derler, ne okursanız okuyun ancak çocuk kitaplarını çok dikkatli okuyun. Bu kitaplar belki de size unuttuğunuz, gözünüzden kaçırdığınız şeyleri hatırlatacaktır. Ben bu kitapta müthiş arkadaşlar edindim mesela. Biri de Harry Miller. Harry, yaşlı bir adamdı, mutluydu ve hep mutlu olmuştu.
Küçük koşucular büyük yarışa hazırlanıyor
Almond’un Küçük Koşucular kitabında Liam, yakın arkadaşıyla birlikte geleneksel Büyük Kuzey Gençler Koşusuna katılacaktır. İlk günden itibaren aklında bu koşuyu kurgular ve kazanmayı hayal eder. En yakın arkadaşı Jacksie’yi arar ve birlikte koşuya hazırlık yapmaya karar verirler ancak annesi bakımevine taşınacak olan yaşlı komşuları Harry Miller’i ziyarete gidecektir ve Liam’ın da onunla gelmesini ister. Tek düşüncesi Jacksie ile birlikte koşuya hazırlanmak olan Liam istemeyerek de olsa da Harry’i ziyarete gitmeyi kabul eder. Başta bu ziyaret gönülsüz olsa da Harry Miller’ın anlattıkları Liam’ın ilgisini çekmeye başlayacak, bu konuşmadan önemli dersler çıkaracaktır.
Yaşayarak koşmak…
Bazen herhangi bir şey size maziyi hatırlatır. Liam’ın tişörtündeki numara Harry Miller’da işte tam da bu etkiyi yaratır. Tıpkı Liam gibi Harry de henüz 11 yaşındayken koşuya katılmıştır. Liam ve annesi evde bir kutu bulurlar ve bu kutuda Harry Miller’ın geçmişi vardır. Fotoğraflara bakılır ve birinde dört çocuk ellerinde dondurmaları ile sahildedir. Harry bu sırada uyanır ve o fotoğrafın Büyük Kuzey Koşusu sırasında çekildiğini söyler ve başlar anlatmaya…
Bu fotoğraf Harry’i yıllar öncesine, 1938’deki Büyük Kuzey Koşusu’na götürür. Harry Miller, yakın arkadaşları Stanley ve Norman’la Newcastle’dan yola çıkarlar. Hedeflerinde South Shields sahiline ulaşmak vardır ve “tahminlerine” göre mesafe o kadar da uzak değildir. Ancak onların farkında olmadıkları da bu mesafeyi koşacak güçte olmadıklarıdır ve bunu Felling’e vardıklarında anlamaya başlar.
Koşuda önce birbirlerini geçmeye çalışan çocuklar bir süre sonra bunun anlamsız olduğunu fark ederler. Artık birlikte hareket edeceklerdir. Sıcak havada onca zaman koşmalarına rağmen hala deniz görünmemektedir. Felling Tren İstasyonu’na geldiklerinde bir karar vermek için dururlar. Bu esnada yolun hemen karşısında Veronika’yı görürler ve ondan su isterler. Veronika onları geri çevirmez ve onlara su ile sandviç verir. Bir süre sonra ise hazırlanır ve onlara katılacağını söyler. Harry Miller ve arkadaşlarının tek düşüncesi hedeflerine varmak ve akşam çay saatinde evde olmaktır. Veronika koşuyu tamamladıktan sonra trenle eve dönebileceklerini, bunun için parasının olduğunu söyler. Bu Harry ve arkadaşlarını çok mutlu eder. Hem Veronika buraları biliyordur ve artık onlara rehberlik edecektir. Artık dört kişi olan kafadarlar South Shileds’e koşmayı sürdürürler. Bir süre sonra denizin kokusu burunlarına gelmektedir. Bu hedefe yaklaştıklarını işaret etmektedir.
Yolda lezzetli dondurmaları ile bilinen dondurmacı Angelo Gabrieli’ye rastlarlar. Gabrieli onlara sahile kadar arabasıyla götürebileceğini söyler ancak Harry Miller ile arkadaşları bu teklifi reddeder. Çünkü eğer hedeflerine kendi çabaları ile ulaşırlarsa bu hayatları boyunca unutamayacakları bir başarı olacaktır. Kalan kısa mesafeyi koşan kafadarlar sonunda sahile ulaştıklarında ise mutluluklarına diyecekleri yoktur. Önce sıcaktan kavrulan bedenlerini denizin soğuk sularına bırakırlar, ardından ise Gabrielli’nin yanına gider ve onun nefis dondurmalarından tadarlar.
Harry Miller, Veronika, Stanley ve Norman ile çıktığı bu yolda çok önemli deneyimler yaşar. Birlikte karar verirler, yeni arkadaşlar edinirler, paylaşmayı öğrenirler ve hedeflerine ulaşırlar. Tek yapmadıkları ise tamamen yarışa odaklanmalarıdır ancak önemli olan istediklerini yapmalarıdır. Bunu başarırlar.
Sence bir cennet var mı?
Harry Miller, Liam’a koşu anısını, arkadaşlarını ve aşık olduğu Veronika’yı anlatır. Harry artık hayatının son demlerindedir ve cenneti düşünür. Cennet nedir? Yine kendisi yanıtlar:
“Önemi yok belki. Cennet budur belki. Ömrümüzün en güzel günlerinde yaşıyoruz cenneti belki, denize koştuğumuz gün ve başka günler gibi. Veronika’yla geçirdiğim günler.”
Hayatı kaçırmayın
Bu koşuda Harry ve arkadaşlarının bir amacı vardır ancak salt bu amaca ulaşmak hareket etmezler. Bu sayede çevrelerindeki güzellikleri kaçırmazlar. Harry Miller aşık olduğu kadın Veronika’yı bu sayede tanır. Angelo Gabrieli’nin dondurmalarını deneme fırsatını bu sayede bulurlar. Yol boyunca insanların onlara verdiği desteği de belki bu sayede fark ederler. Paylaşmayı öğrenirler. En önemlisi ise güzel anılar biriktirmek için insanın kendini hiç bir şeye gereğinden fazla kaptırmamasıdır. Harry Miller öyle yaptı; tüm yaşamını mutlu bir insan olarak geçirdi ve mutlu bir şekilde öldü.
Carpe diem!