Küsurat Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan 4 Enişte 1 Cenaze okuyucusuyla buluştu. Profesyonel yaşamında PR ve reklam alanlarında çalışan Duygu Yazıcıoğlu, kitabında sözü geçen Ajans İnsanlarını, dış kapının mandalıyken baş köşeye muntazam yerleşen enişteleri Ensonhaber’den Damla Karakuş’a anlattı.
“Ben de ajans insanıyım”
Kitapta ajans insanları ile ilgili birbirinden ilginç çıkarımlar yapıyorsunuz. Siz de onlardan biri miydiniz?
Evet, ben de bizzat Ajans İnsanı’ydım, hala da öyleyim. Otobiyografik olmamakla birlikte, ajans ortamındaki gözlemlerim hikayeyi epey şekillendirdi.
Kimdir bu ajans insanları?
Ajans İnsanı dediğimiz kendine has canlı türü, normal plaza insanıyla yer yer benzer özellikler göstermekle birlikte, pek çok konuda da onlardan ayrılır.
Nedir bu özellikler?
Öncelikle dağınık giyim stiliyle sokaktaki dayıların, teyzelerin dikkatini çekerken, elinden düşürmediği kahvesiyle, kahve içmeden ayılamayan Avrupalı insan modeline iyi bir örnek teşkil eder. İngilizce sunumlar hazırlar, müşterinin sağlı sollu revizyonlarını yüze gülüp arkadan konuşarak karşılar. Yaratıcıdır; çekmecesinde her daim yeni fikirler bulunur. Tek bir fikri en az 13 müşteriye itelemişliği vardır. Akşamdan kalmak onun için bir yaşam biçimi, cuma akşamları yapılan happy-hour’lar çılgın çalışma ortamının temsilidir. Dövmelisi makbuldür. Instagram’a Instegram, Twitter’a Tuğidır der; ama özünde iyi insandır.
Bazı yazarlar yazarken topluma mercek tutmayı görev edinirler. Sizinki de böyle bir deneyim mi?
Açıkçası yazarken karakterler üzerinden mesaj verme ya da topluma ayna olma gibi kaygılarım yoktu. Herkes kıssadan kendi hissesini çıkaracak kapasitededir bence, en azından olmalıdır.
Peki öyleyse ne?
Otuz üç yıldan uzun bir süredir bu topraklarda yaşıyorum. İşe gidiyorum, toplu taşıma kullanıyorum, ailemle vakit geçiriyorum. Bir de bana deli mıknatısı derler. Tuhaf tipleri çekiyorum galiba, o yüzden neredeyse sokağa her çıktığımda enteresan bir olaya ya da diyaloğa maruz kalıyorum. Yaşadıklarımı kafamda toplayıp çıkardığımda ortaya genellikle eğlenceli hikayeler çıkıyor.
Mesaj verme kaygım yok dedim ya, sadece kendimle ilgili eğlenme kaygım var. Ne yaşarsam yaşayayım, eğlenmeliyim. Meselelere böyle yaklaşınca, ne güzel, karşımızdakinin de yüzünü güldürme fırsatımız oluyor. Ben Buhara Dal’larla mücadele etmeyi seneler önce bıraktım, onlarla da eğleniyorum. Herkese de tavsiye ederim.
Metrobüs durağında kafamızı çevirdiğimizde Buhara Dal ile karşılaşmamız mümkün mü?
Evet, bu ülkede herhangi bir yerde kafamızı çevirdiğimizde en az 1 adet Buhara Dal’la karşılaşmamız mümkün. Bence toplumun her kesimi için çok tanıdık bir tip Buhara Dal.
Kaynak: Ensonhaber.com