İlişkilere, aşka, kadınlara ve erkeklere dair hepimizin söyleyeceği ne çok şey var. Seviyoruz, sevmiyoruz, aşık oluyoruz, ayrılıyoruz, şu koca dünyada gönlümüze göre birini bulamıyoruz… Neler neler yaşıyoruz. Bu kadar şey yaşıyoruz da sanki sadece biz değil herkes bunu yaşıyor. Çünkü sevdiğimizi de sevmediğimizi de sosyal medyadan duyuruyoruz. İlişkisi var, ilişkisi yok… Ardından tebrikler, kutlamalar, hayırlı olsunlar. “Ne kadar yakışıyorsunuz” ile başlayıp, “Boş ver sana kız mı/erkek mi yok” sözleri hayatlarımızı sarmalamış durumda. Kendimizi koca galakside bir gezegen yerine koyuyoruz, etrafımızda uydular, gezegenler, yıldızlar ve başka galaksiler var. Ancak biz o kadar merkezdeyiz ki her şey etrafımızda dönüyor. Belki de bize öyle geliyor ya da tamamen biz öyle olsun istiyoruz ama olmuyor.
Her ilişki güzel başlıyor. Yüreğimiz öyle coşkuyla çarpıyor ki… En özel anları paylaşarak geçiyor günler, haftalar, yıllar… Ama bazen ilişkiler bizim istediğimiz gibi gitmiyor ve sonunda ayrılıklar yaşanıyor. İşte o zaman her şey aynı kalmıyor, kalamıyor. O güzel günleri geçirdiğimiz insanlar en büyük düşmanımız oluyor. Her iki taraf en güçlü silahlarını çekiyor ve ezelden beridir düşmanmışçasına karşısındakine saldırıyor. Onu yok etmek istiyoruz, haliyle o da bizi.
Kadın ile erkek ilişkilerinde en büyük sorunlardan biri anlamamak. Kadınlar erkeği anlamıyor, çoğu zaman erkek hiçbir şeyi anlamıyor. Durup düşününce bu kadar anlaşılamayacak ne vardı diye; aslında yok. Dışardan bakınca hepimiz ilişki uzmanı kesiliyoruz ancak ilişkinin ortaklarından biriysek eğer bizde de durum aynı.
Hepimizin çevresinde ilişkilere dair pek çok örnek var. Bizi kedere, düşüncelere, mutluluklara boğan ilişkilerimiz de var. Ancak sadece ilişkiyi yaşamak yetmiyor. Çünkü ayrılık da ilişkinin bir parçası oluyor zaman zaman; bunu sindiremeyen taraf da… Ayrılığın ardından “Ya benimsin ya toprağın” diyerek kadını öldürenler de ilişkinin taraflarından biri olabiliyor. İlişkilerde pek çok şey oluyor.
Kürşat Başar son kitabı ‘Bazen Unutmak İstersin’de ilişkiler üzerine yazıyor. Sadece mutluluklar değil, mutsuzluklar da Başar’ın kaleminden akıyor. Doğrudan bizim hayatımıza ya da en uzak ihtimalle yakınlarımızda birilerine dokunan kısa hikayeler bizleri de ilişkiler üzerine düşündürüyor.
Şimdi belki hayatınızın en aşk dolu zamanlarını yaşıyor olabilirsiniz. Yahut en kötü zamanlardan geçtiğinizi söylüyor olabilirsiniz. ‘Bazen Unutmak İstersin’ bize kendi yaptıklarımızı da düşündürüyor. Doğru zannettiklerinizin yanlış olduğunu da başka birinin gözünden görmeye başlayınca daha iyi anlıyorsunuz.
Kürşat Başar eğlenceli bir dille ilişkilere, kadınlara ve erkeklere dair hikayeler anlatıyor ve bence bu hikayelerden kendi payımıza düşeni almamız gerekiyor.