Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Murat Uyurkulak’ın Tol adlı kitabındaki, “Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi” cümlesinin ardından ikinci kez bir giriş cümlesini bu kadar seviyorum. Gaye Boralıoğlu yeni kitabı “Dünyadan Aşağı”da da okuyucuya ilk olarak şu cümleyle sesleniyor; “İnsan yaralı bir hayvandır.”
Gaye Boralıoğlu benim okumaktan inanılmaz keyif aldığım, yeni kitaplar yazmasını heyecanla beklediğim bir isim. Beğeniyle izlenen birçok dizinin senaristliğini de yapmış olan Boralıoğlu Mübarek Kadınlar, Aksak Ritim, Meçhul, Hepsi Hikâye adlı kitaplarından sonra “Dünyadan Aşağı” ile okurlarıyla buluştu.
Bazı yazarlar, yazılarına son noktayı koyduktan sonra onu okuyucuya emanet ederler. Yazılanların sahibi artık okurlardır. Boralıoğlu da bu yazarlardan olacak ki, verdiği bir röportajda şöyle diyor: “Dünyadan Aşağı bir yarım cümledir, her okur kendi tamamlar…”
Bu kitapta Hilmi’yle tanışacaksınız. Bir sokakta alnında bir yarayla yatan Hilmi’yle. Kendisine yöneltilen ve bir an bile tereddüt etmeden tetiğe basılan silahtan çıkan kurşunun mucize eseri öldürmediği Hilmi’yle. Hayatla kavgası olamayacak kadar vasat bir karakter Hilmi. Aslında pek çoğumuz gibi. Ölmemesiyle başlayan hayatının ikinci yarısında daha iyi bir olmaya çalışan Hilmi günahlarını temizlerse cennete gideceğine inanıyor. Ama Hilmi süper kahraman değil. Bu nedenle pek de başarılı olamıyor daha iyi insan olmak konusunda.
Aslında Hilmi kötü biri olduğuna da inanmıyor. Yaptığı hataları bilse de pek büyütmüyor, kendini aklamak için bahaneler buluyor. Bazı durumlarda ise kendisinden başka herkesi suçluyor. Eski karısı Nihan’ı, Nihan’ın kardeşi Ali Cemal’i, sevgilisi Mine’yi, babasını, seviştiği İrina’yı… Oysa ben her anlatılanda Hilmi’yi suçladım. Sonra düşündüm, hepimiz zaman zaman Hilmi gibi değil miyiz?
Boralıoğlu, Hilmi’nin hikayesiyle başlayan romanda karı-koca, baba- oğul ilişkilerine değiniyor. Babayla barışmayan bir çocuğun büyüdüğünde hayatla nasıl anlaşamadığını gözler önüne seriyor. Elbette herkes Hilmi olacak değil, Hilmi’nin tersine dünyasını güzelleştirmeye çalışanlar da var. Fakat Boralıoğlu öyle güzel öyle akıcı yazmış ki silik ve sıradan bir karakter olan Hilmi’nin yaşamını merakla okunuyor.
Gaye Boralıoğlu, Dünyadan Aşağı’da da çok sesli anlatıma gitmiş. Dış ses bize Hilmi’nin hikayesini anlatıyor, Hilmi kendi hikayesini, Hilmi’nin babası kendi hikayesini ve Ali Cemal tüm hikâyeyi.
Kitaptaki kadın karakterleri çok sevdim. Hilmi’nin eski karısı Nihan’ın “siktiri” çekişini, sevgilisi Mine’nin “toplum baskısına” aldırmaksızın Hilmi’yle beraber oluşunu, Hilmi’nin beraber olmaya çalıştığı Pelin’in tüm yalnızlığına karşı hayatına bu kaba adamı almayışını ve hayat kadını İrina’nın evlenme teklifini reddetme biçimini sevdim. Hilmi bu kadınların hayatlarında iz bırakacak bir adam değil. Ama kimi hayatında silemeyeceği bir iz bıraktığını kitabın sonunda öğreniyoruz. Çocuklukta açılan yaraların büyüdükçe kabuk bağlamadığını hatta acısının kesinleştiğini anlıyoruz. Ve bazen o yaralar için alınacak tek intikamın yazmak olduğunu fark ediyoruz.
Boralıoğlu’nun yeni yazacağı kitabı heyecanla bekliyorum.