Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
Dileyim ki bu akşam bir araya geleceğiz, sohbet edeceğiz, efkarlanacağız… Hemen bir büyük rakı söyleyeceğiz, mezelerimiz hazırlanacak, arada çay falan da içeriz belki… Kimimiz anlatacak, kimimiz susacak, kimimiz ağlayacak, kimimize başka şeyler olacak. Hayatımızın rutininden o kadar bunalmışız ki; siyasi krizleri, ekonomiyi, dış mihrakları, ay başında ödenecek kirayı falan boş vermişiz. Biz mi kurtaracağız dünyayı?
Aslında biz kurtarsak fena olmaz! İşçiler, köylüler, ezilenler birleşiriz! Ama hayat işte… Hep engel oluyor. Her adımda bir şeyler takılıyor ayaklarımıza, biri yularımızı çekiyor. Cesaret lazım bize, alkol cesareti lazım. Mesela yarınki iş görüşmesinden önce kafamı rahatlatacak kadar içsem neler söylerim… Kendi üstüne sinirlenip bizi sıkıştıran bölüm şefine ne güzel posta koyarım. Ya da yalnız başıma bir yerlere dalıp ne hayaller kurarım. Biz melankoliye yakalanmadık ancak yaşıyoruz işte. Bu da kafamızı dağıtmak için yeterli bir sebep zaten. Hepimiz o kadar doluyuz ki…
Şimdi modern zamanda bireysel içme sebeplerimizi bir kenara bırakalım. Diyelim ki biz zevkine içiyoruz, tamam da bu işin evveliyatı nedir? Tarih boyunca bu kadar insan ne sebeple içmiş? Suları mı yokmuş, ayranları mı bitmiş? Varmış bir sebebi elbette. Sebepsiz içilir mi?
Sanırım hiç kimse birilerinin durup dururken, “Alkol diye bir şey bulalım, içelim” dediğini düşünmüyordur. Aslında alkolün oluşumu doğanın bir mucizesi. Şöyle ki; meyveler çürümeye başladığında yabani maya meyvelerdeki doğal şekeri tüketerek kendiliğinden bir fermantasyon süreci başlatır ve bunun sonucunda alkol meydana gelir. İnsanların bir dönem avcı ve toplayıcı olduklarını düşünecek olursak, alkolle ilk tanışıklığımızın bir rastlantıdan ibaret olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Diğer yandan insan eliyle üretilen ilk alkollü içeceklerin kökenine ise MÖ 7000 yıllarına rastlanmaktadır.
Yani seninle uzun bir süredir iki ayyaşız…
Kimileri tadından, kimileri kokusundan ya da her ikisinden etkilense de, antik dönemde insanlar hiç bilmedikleri bu içeceği garipsemiş olmalılar ancak alkolün cezbedici bir yönü olduğunu düşündüler; alkol onları tanrılarla yakınlaştırıyordu. Henüz kendini ve dünyayı keşfetme arzusuyla yanıp tutuşan insanlık alkol tüketimini fazla kaçırdıklarında içine düştükleri durumu anlama gayretine girdiler. Dediğimiz gibi kimileri alkolün kendilerini tanrıya yakınlaştırdığını düşünürken, özellikle eski Yunan’da kimileri ise fazla alkol tüketiminin deliliğe neden olduğunu iddia etmiştir. Ancak keyifle ve kararında içmek her zaman en güzelidir.
Bugün modern dünyada su kaynaklarımızı temiz tutmak için çaba harcıyoruz. Eski zamanlarda ise insanların elinde bugünkü teknolojiler olmadığından ötürü pek fazla önlem almak mümkün olmuyordu. Dünya üzerindeki bilumum canlı ile aynı su kaynaklarını paylaşan insanlar bunun acısını çok defa hastalıklarla mücadele ederek ödedi. Peki su yerine ne tüketilmeliydi? İşte bu noktada alkol imdada yetişti. Yani insanlar hastalıktan korunmak için alkollü içecekler tüketmeye başladı.
Biraz şarap ya da ale alır mıydınız?
Günümüzde alkol kültürü oldukça gelişti. Antik dönemdeki şarap ve ale dışında artık çok fazla çeşit içkiden söz edebiliyoruz. Dinlerin ortaya çıkışının hayata bakışını değiştirdiği insanlar bir şekilde her şeye rağmen eski kültürlerini muhafaza etmeye devam ediyor.
İnsan hayatına giren her yenilik bir şekilde insanı dönüştürüyor. Mesela dinler, mesela sanayi, mesela sınıflar… Bütün bunlar insanı olduğu gibi alkolü de dönüştürüyor. Alkol insanın uzun yolculuğuna her daim eşlik ediyor. Peki biz kadehlerimizi kaldırırken alkolü, onun dönüşümünü, değişimini ne kadar biliyoruz?
Alkolü merak edin çünkü onun tarihi insanın tarihini anlatıyor. Rod Phillips’in kaleme aldığı “Alkol Tarihi” adlı araştırma kitabı ise size bu konuda tüm merak ettiklerinizi sunuyor. Dilek Berilgen Cenkçiler’in kusursuz çevirisiyle ve Maya Kitap etiketiyle okuyacağınız bu kitap bilmezseniz olmaz ipuçları veriyor.
Şerefe!