Aras Yayıncılık, Serdar Korucu’nun “Halepsizler”, Talin Suciyan’ın “Modern Türkiye’de Ermeniler”, Rober Haddeciyan’ın “Tavan” ve Ohan Taşçıyan’ın “Yeni Yemek Kitabı” kitaplarını okurlarla buluşturuyor.
Halepsizler (Serdar Korucu)
Halepsizler, yirminci yüzyılın başında felaketlerden sağ kurtulup Halep’te adeta küllerinden doğan bir halkın hikâyesini, tam yüz yıl sonra küle dönen ve yeniden doğmaya çalışan kadim bir şehrin hikâyesiyle bir araya getiriyor. Kitap, Serdar Korucu’nun Suriye İç Savaşı’ndan kaçarak başta Ermenistan ve Türkiye olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine göç eden yirmi iki Halepli Ermeni’yle yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Bu söyleşiler, Halep’in savaştan önceki gündelik hayatına ayna tutmanın yanı sıra, Ermenilerin gözünden ülkeyi iç savaşa götüren toplumsal çatışmaları ve savaşın dehşetini görmemizi sağlıyor. Suriye çatışmalarla birlikte bildikleri memleket olmaktan çıksa ve bambaşka bir hale bürünse de memleketlerini terk etmeye uzun süre direnen Halepliler, bu kararı alana dek savaşın içinde nasıl hayatta kaldıklarını anlatıyor ve savaşla yaşamanın ne demek olduğunu hissettiriyorlar okura. Korucu’nun görüştüğü Halepsiz kalmış Haleplilerin her biri, ister ailesini geride bırakarak tek başına yaptığı, ister geniş ailesiyle sürdürdüğü kaçış yolculuğunu anlattıktan sonra, ulaştıkları yerlerde onları bekleyen hayatın içyüzünü, beklentilerini ve hayal kırıklıklarını ortaya koyuyor bir yandan da. Halepsizler, yerlerinden yurtlarından edilen insanların savaşın şiddetiyle dağılan hayatlarını mercek altına alıyor.
Modern Türkiye’de Ermeniler (Talin Suciyan)
Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu ve Cumhuriyet’in kuruluşu yepyeni bir dönemi simgeliyordu, ancak bu geçiş süreci pek çok açıdan kopuşu değil, aksine sürekliliği beraberinde getirdi. İmparatorluğun miras bıraktığı “azınlık politikası”, Türkiye topraklarında hayatta kalan Ermenilerin devletle ve toplumla ilişkilerinde belirleyici unsur haline geldi. Büyük sarsıntıların ardından bir yandan yetimlerin bakımı ve Anadolu’daki Ermenilerin yaşam koşulları gibi meselelerle boğuşan Ermeni toplumu, öte yandan anaakım basının körüklediği Ermeni karşıtlığıyla mücadele etmeye çalışıyordu. Zaten kırılgan olan toplumsal yapı, hem devlet uygulamalarının hem de dünya siyasetindeki güç mücadelesinin etkilerini iliklerine kadar hissedecekti. Devlete bağlılığını sürekli olarak ispat etmek zorunda bırakılan Ermenilerin güvensizlik hissi, Varlık Vergisi ve Yirmi Kura Askerlik gibi uygulamalarla pekişecek, “Vatandaş Türkçe Konuş!” kampanyaları bir sessizleştirme projesi işlevi görecekti.
Bu kitap, Ermeni Soykırımı ve 1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler kitaplarının yazarı ünlü tarihçi Raymond Kevorkian’ın ifadesiyle “boş bırakılmış bir sayfa”yı dolduruyor. Cumhuriyet’in ilk onyıllarını merceğine alan ve inşa edilen toplumsal habitusu bileşenlerine ayıran Suciyan, Ermenice kaynaklar üzerinden “bir Türkiye tarihi” sunuyor. Varlığı inkâr edilenin tanıklığına kulak vermek isteyenler için.
Tavan (Rober Haddeciyan)
Bereketli bir edebiyat yaşantısına son derece başarılı eserler sığdıran ve Ermenice edebiyatın yaşayan en önemli isimlerinden Rober Haddeciyan, başyapıtı olarak kabul edilen Tavan’da yatalak kalmış bir adamın dünyasına davet ediyor okuru. Hastanede tavanı izlerken girişilen hayat muhasebesinin zaman ve mekân algısını nasıl yeni baştan şekillendirdiğine şahit oluyoruz. Bu yeni kurgunun yegâne pusulasıysa iç âlem oluyor. Serbest çağrışım ve bilinç akışı tekniğine başvuran Tavan, bu özelliğiyle evrensel konusunun yanı sıra türünün çağdaş, eskimeyen bir klasiği olarak da dikkat çekiyor. Bir projektör misali kahramanın düşünce buhranlarına ışık tutan bu zemin herkesi kendi benliğiyle yüzleşmeye çağırıyor. Haddeciyan, bu romanında, sınırlı gibi görünen bir dünyanın ardında yatan uçsuz bucaksız bir âlemin kapılarını açarken, bireyin inşasını da keskin bir analize tabi tutuyor.
Yeni Yemek Kitabı (Ohan Aşçıyan)
Bir yayıncı ve aşçı olan Ohan Aşçıyan’ın 1907’de İstanbul’da Ermenice harflerle Türkçe olarak kaleme aldığı Yeni Yemek Kitabı alanında dönemin en popüler kitaplarından biriydi. “Alaturka ve Alafranga” alt başlığıyla yayımlanan çalışmada çorbalardan pilavlara, kızartmalardan buğulamalara, tatlılardan peltelere onlarca yemek, son derece pratik tariflerle aktarılıyor. Aşçıyan’ın kullandığı malzemeler, yemek pişirme yöntemleri, verdiği püf noktalar yüz yıl öncesinin özgün ve yaratıcı sofra kültürünü kanıtlarken, Yeni Yemek Kitabı yemek tarihimizi belgeleyen önemli bir köşe taşına dönüşüyor. Takuhi Tovmasyan’ın Aşçıyan’ın metnine düştüğü notlarsa kitabı hem zenginleştiriyor hem de günümüze bağlıyor. Tovmasyan, bugünün okurunun kitapla kuracağı ilişkiyi kolaylaştırarak kâh tariflerdeki zorlukları basitleştirecek tüyolar veriyor, kâh bugün artık bulunamayan bir malzemenin yerine ne kullanılabileceğini açıklıyor, kâh Ohan Usta’nın tariflerinin aklına düşürdüğü bir hatıradan söz ederek kitabı evlerimizin salonuna çeviriyor. Hulusi Nusih Tütüncü’nün ferah ve canlı tasarımıyla renklenen Yeni Yemek Kitabı, herkesin kitaplığında, mutfağında olması gereken bir çalışma.